7 Şubat 2014 Cuma

 

YÜREĞİME YÜREĞİNLE DOKUNDUN

GİRİŞ

 
Sevgiler, aşklar, terk etmeler, terk edilmeler, acı çekmeler, mutluluk duymalar, kıskançlıklar, heyecanlar, gurur duymalar, vicdan azapları, dostluklar, arkadaşlıklar, kavgalar, barışmalar, hırslar, kazanmalar, kaybetmeler, hayal kırıklıkları, hayattan beklentiler, yorgunluklar, aldatmalar, aldanmalar, kendini bomba gibi hissetmeler, kendini berbat hissetmeler, ağlamalar, kahkahalarla gülmeler, ha...yata yeniden başlamalar, bitirmeler, çelişkiler, yalnızlıklar, evlenmeler, çocuk sahibi olmalar, boşanmalar ve hepsinden önemlisi korkular…… En önemlisi korkular. Çünkü bu duyguların olumlularını yaşarken kaybetmekten, olumsuzlarını yaşamaktan korkar insan. Dolayısıyla korku bu duyguların hepsinin ya başında ya sonunda mutlaka vardır. Korkuyu hayatımızdan attığımız zaman, yaşam daha kolay olacak sanırım. Mutluluklarımızı doyasıya yaşamamızı, yaşamadığımız belki de hiç yaşamayacağımız mutsuzluklarımız için senaryolar yazmamamızı sağlayacak.
Hayat bunlardan oluşan bir karmaşa. Bizde bu karmaşanın içinde savruluyoruz. Aslında biz yerimizde duruyoruz. Durduğumuz yerden hiç kımıldamadan, farkına bile varmadan tüm bunlar bizi sarıyor, sarmalıyor. Yaşadığımız her duyguyu kocaman kalabalıklar içinde yaşadığımızı sanıyoruz. Yaşarken yanımızda daima birileri oluyor. Annemiz, babamız, kardeşlerimiz, karımız, kocamız, çocuklarımız, okul arkadaşlarımız, iş arkadaşlarımız, dostlarımız, akrabalarımız, sevgilimiz. Hatta hiç tanımadığımız fakat etrafımızda kalabalık yapan yolda karşılaştığımız yabancı insanlar; otobüs şoförü, dolmuş muavini, marketin kasiyeri, banka memuru, mağazadaki tezgahtar, trafik polisi, çay bahçesindeki komi, lokantadaki şef garson, meraklı yan kapı komşuları, hemşireler, doktorlar ve daha nice yabancılar..... Yaşarken duygularımızı paylaştığımızı sanıyoruz bu kocaman kalabalıklarla. Bizi anladıklarını düşünüyoruz. Yanımızda hissediyoruz, güçsüzsek paylaşımları sayesinde güçleniyoruz. Mutsuzsak paylaştıkça azalır diye paylaşıp azaldığını düşünüyoruz. Başarılarımızı, mutluluklarımızı paylaşıyoruz ki daha da artsın başarılarımız, mutluluklarımız. An bittiğinde, duygunun yaşanıp tüketilme anına gelince birde bakıyoruz ki aslında tek başına yaşamışız. Hiç kimse sizin kadar etkilenmemiş duygularınızdan. Bir başınıza yaşamışsınız ne yaşamışsanız. Yaşadığınız acı veya mutluluğun başında varmış sadece o kocaman kalabalıklar, geri kalanındaki küçük çelişkileriniz, anlık duygu geçişleriniz, mutluluktan acıya, acıdan mutluluğa batıp çıkmalarınız, acabalarınız, küçük gülümsemeleriniz, gülümsemeden hıçkırığa dönüşen yüz mimikleriniz size kalmış. Nihayetinde kocaman bir yalnızlık yaşamışsınız. Derin bir yalnızlık. Geriye size bir başınalığınız kalmış.


NazanFalcıoğlu

4 yorum:

  1. Nazan Hanım; kitabın giriş kısmı bile çok güzel ve anlamlı, hani kitap elimde olsa altını çizerek giderdim. Kitabınızın tamamını okumayı ve bana özel imzalısını dört gözle bekliyorum.
    sevgiler...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Burcu'cuğum çok teşekkür ederim...Sayenizde kitabı tekrar elden geçirmeye ve en azından sizler için bastırıp, sizlere imzalayarak vermeye karar verdim...Kendimi yazar gibi hissedeceğim :))

      Sil
  2. Nazancığım, bu "YÜREĞİME YÜREĞİNLE DOKUNDUN" kitabının girişi öyle mi? Çok etkilendim. İnşallah tamamını okuyacağız. Korkuyu ne güzel anlatmışsın :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Eralcığım çok teşekkürler...beni yüreklendiriyorsunuz...

      Sil