İLK BLOG RÖPORTAJIM: MEME KANSERİ
Yaşanan hastalıklar, hayatımızdaki önemli dönüm noktalarıdır. Birşeyler mutlaka değişir. Bakış açımız, düşüncelerimiz, değerlerimiz, ve önem sıralarımız. Büyük hastalık yaşamış insanların gözlerini içine bakın, ne demek istediğimizi anlarsınız. Çok acı çeken insanlar anlatamaz, bir suskunlukları vardır. Gözlerine vurur duyguları. Dalgalanır gözleri, hani bir dili olsa neler anlatacak neler. Ben konuşmadan sen anla der gibi bakarlar. Anlayamayız ki..çekmeden, birebir yaşamadan anlaşılamayacaklardan biridir önemli bir hastalığa yakalanmak.
Meme Kanseri hastalığı yaşayan 2 yakınıma sorular hazırladım. Sorularımı özellikle yüzeysel tuttum. Eğer kendileri anlatmak istiyorlarsa anlatsınlar istedim. Mine Aydın, ablam. Sema Öztekin, eltim. 2 çalışan, üreten, hani denir ya çile çekmiş kadınlar. Hayatın torpil yapmadığı, hiçbir şeyin altın tepside sunulmadığı kadınlardan.
1- Bize kendini tanıtır mısın?
İki yıl altı ay oldu.
3- Meme kanseri teşhisini konulmadan önce, hiç benim başıma da gelebilir mi diye düşünmüş müydün. Eğer düşündüysen “hastalığa karşı tavrım, duruşum şöyle olur” demiş miydim ve dediğin gibi davranabildin mi?
Hastalığa yakalanmadan önce meme ultrasonu çeken doktorum, yaklaşık on yıl önce hastalığa yatkın memede kitlelerim oldugunu bana söylemişti. Gittiği yere kadar demiştim kendi kendime. Çocuklarım büyüsün, kendi ayaklarının üstünde durabilsinler ondan sonra hastalanıyım diye dualar ettiğimi hatırlıyorum. Benim başıma gelirse, elimden geleni yaparım demiştim. Başıma geldiğinde ise bir an önce tedavi başlasın, normal yaşama döneyim istedim.
4- Meme kanseri teşhisini ilk duyduğunda ne hissettin, ilk aklına ne geldi.?
5- İlk duyduklarında insanların tepkisi ne oldu, yakınlarına nasıl söyledin.?
6-
En
çok hangi aşamada koruktun?
Hiç bir aşamada zorlanmadım. Çevremdeki insanların bakışlarından ve beni anlamadıklarından rahatsız oldum.
8-
Hiç
pes etmeyi düşündün mü?
9-
Keşke
şunu yapmasaydım dediğin bir şey var mı?
Beni anlamadıkları için hırçınlıklarım
oldu. Bir de her şeyi kafama takardım, her işim anında olsun diye bedenimi çok
zorlardım. Şimdi bunları yapmıyorum.
10- Hayata bakışın, algılayış biçimin değişti mi?
10- Hayata bakışın, algılayış biçimin değişti mi?
11-
Yaşadıklarının
kitabını yazsan, kitabın adı ne olurdu ve nasıl başlardı bu kitap?
Hayat hiç bir şeye değmez. "Elli yıl önce ve sonrası yaşadıklarım" diye başlardım her halde.
1- Bize kendini tanıtır mısın?
Sema Öztekin ben. 51 yaşındayım. Resmen emekli oldum ama hala bişeylerin peşinde koşmaya devam ediyorum. Aslında “dur Sema yeter artık” diyorum ama maalesef bunu başaramıyorum. Çünkü kova burcuyum. Çünkü mesleki deformasyon yaşıyorum. Yönetmenlik olunca serde herşeyin kontrolüm altında olmasını istiyorum.
2- Meme kanseri teşhisi konulalı ne kadar oldu?
2001 yılında özel bir hastanein aile hekimi rutin kontrollerimi yaparken her iki memede de bir takım tehlikeli olmayan ancak takip edilmesi gereken fibrokistler bulmuştu. Ben de o yıldan bu yana her yıl olması gereken tetkiklerimi aksatmadan yaptırıyordum. Ama hiç de aklıma gelmiyordu o kistlerin bir gün benim başıma iş açacağı. Diğer yandan da içim rahattı eğer ki bir şeyler olursa nasıl olsa kontrol altındayım, gözden kaçırılmayacaktı. Ben sağlıklı yaşamaya çalışan bir kadınım. Spor yapar, dengeli beslenir, hiç bir şeyi atlamam, hızlı yaşarım uzun vadede planlar yaparım. Ama hiç aklıma gelmedği için tavrımın duruşumun ne olacağı konusunda hiç plan yapmadım. Genelde de öyle değil midir, öyle bir yaşıyoruz ki benim başıma gelmez tavrımız daha baskın.
4- Meme kanseri teşhisini ilk duyduğunda ne hissettin, ilk aklına ne geldi.?
Neler oluyor, şimdi ne olacak, nasıl
sonuçlanacak, dekoltelerim ne olacak, nasıl sevişeceğim, giysilerim üzerimde
nasıl duracak gibi sorularla başbaşa kalmıştım.. Yavaşladım, sakinledim yine
herşeyi kontrol altına aldım. Aklımdan ilk geçenler bunlardı. Takside kocamı
aradım orada biraz ağladım ama sonra boşver dedim devam ettik.
Yakınlara ilk etapta sakin olun edasıyla yaklaştık, çünkü doktorumun yeniden yeniden yaptığı tetkikler sonucunda ilk evrede olduğu ve lenflerde herhangi bir sıçramanın olmadığı ortaya çıkmıştı. Bu röportajı yapan sevgili Bahar Öztekinle Tunalı Hilmi caddesinde bir cafede oturduğumu hatırlıyorum. Tek korkumun ya midem bulanırda kusmaya başlarsam kemoterapilerde dedim. Ve sen ağlamaya başladın. Korkma dedin, yan etkileri giderici çok güzel ilaçlar var dedin. Ben çok rahatlamıştım.
Sadece
anneme söylemedik sol memenin alınacağını. Ameliyat sonrası gözlerimi açtığımda
annemi hatırlıyorum. kapıdan girişi, gözlerinin sol mememde takılıp
kalmasını..Sonrası annemde yalandı. O an biliyorum ki annem kendi sol
memesini çıkartıp bana takacak kadar cesur kararlı, bir o kadar da çaresizdi.
Gidene kadar kaçamak bakışlar, göz göze gelmemeye çalışsam da gözlerimiz
birbirimize değdiğinde doktorumdan aldığım terbiye ile "sakin ol, her şey
yolunda" edası fırlatmam yine de anneme yetmiyordu...
Sonra
annemin gözleri hep benden kaçtı. Kendini suçlu hissetti. Ben de ona hep iyi
olduğum günler gittim. Giyindim süslendim. Sonra o gelmek istedi yanımda
olmak istedi. Geldi ama bakamadı. benim her şeyime bakan, bakabilen annem bana
bakamadı. Her seferinde kendi memesini bana takası geldi...
7- En çok hangi aşamada zorlandın?
Ameliyat sonrası pansumanlar, genelde
bakmıyordum. Sonrasında ise ilk duş almam oldu. Giremedim. Bi dahakine inşallah
dedim. İkincisinde ve ondan sonra her duşa girişim faciaydı. Gayet neşeli ve
rahatken duşa girme düşüncesi kafamda oluşmaya başladığında ağlama krizleriyle
giriyor çıkana kadar höngürdüyordum.
8-
Hiç pes etmeyi düşündün mü?
Hayır. Hiç düşünmedim. Çünkü öncelikle emin
ellerdeydim. Ama Genel Cerrahım bu dönmede bana çok destek oldu. Hem psikloğum
hem de cerrahım olarak her daim yanımdaydı.
9-
Keşke şunu yapmasaydım dediğin bir
şey var mı?
Demedim. Çünkü ben diğer arkadaşlarıma
baktığımda çok da kötü yaşamıyordum. Başka ne yapabilirdim ki.
10-
Hayata bakışın, algılayış biçimin
değişti mi?
Değişiyor, hemde nasıl değişiyor. Artık
eskisi gibi çok da fazla takmıyorsun. Bazı şeyleri akışına bırakıyorsun. Bazı
zamanlar yoğunlaşıyorsun, patlamalar oluyor tabiki de sonuçta ciddi bir süreç
yaşıyorsun. Bittiğinde zirveye tırmanmış olmanın huzurunu yaşıyorsun. Sonrasın
üç aylık rutin kontroller başlıyor. Kontrol günü yaklaştığında her yerin
ağrımaya başlıyor ama tetkikler bitip te sonuçları alınca da yeniden başlıyorsun
hayata.
11- Yaşadıklarının kitabını yazsan, kitabın adı ne olurdu ve nasıl başlardı bu kitap?
Kitap olmasa bile bu süreci fotoğraf, film ve öykü kitabı olarak projelendirip, Anadoludaki kadınlara gitmek istiyorum. Kentteki kadın bir şekilde üstesinden geliyor öncesinde ve sonrasında. Ama Anadoludaki kadın daha kendini vücudunu tanımıyorken, daha meme demeye utanıyorken sen ona nasıl dersin memeni elinle kontrol et. Rutin kontrollerini ihmal etme.
Baharcığım, röportajın çok anlamlı olmuş :) Sana bu röportajı düşünüp, hazırladığın için ablan ve eltin de kendilerini bizlerle paylaştıkları için teşekkür ederim.Röportajlarından anladığım ikisi de hayata çok bağlı kadınlar. Kanserle mücadelenin olmasa olmazı bu işte. Onlara geçmiş olsun diyorum.
YanıtlaSilBaharcığım, benim ablamın memesi 93 yılının Mayıs ayında alındı. O zamandan bu zamana Allah'a çok şükür hiç bir olumsuzluk tekrarlanmadı. Ablanın ve eltinin de yaşamamasını diliyorum. Ülkemizde artık her üç kadından birisinin memesi alınmakta. Tıp şimdi daha gelişmiş olduğu için memenin hepsi alınmaya biliniyor. Alınsa da olur. Yaşam, hayat varken bir memenin sözümü olur diyenlerdenim. Tabii burada memesi alınan kadın evliyse ona en büyük desteği, anlayışı eşi göstermeli. Ablamın bizler hep yanındaydık ama ona büyük destek veren eniştemdir.
Sevgigli Eral, en büyük işin eşlere düşdüğüne kesinlikle inanıyorum. Sadece hastalık için değil, her durumda.
YanıtlaSilRadikal'in 07.02.2014 tarihli kitap ekinde Ferzan Özpetek kitabını anlatıyor. Ayrıca 14 Mart'ta gösterime girecek olan "Kemerlerinizi Bağlayın" filminden bahsediyor. Anlattığı bir olayı aynen buraya yazıyorum.
"Bundan dört yıl kadar önce bir arkadaşım rahatsızlanmıştı. Fiziken de kötülemişti hatta. Ona bakarken bile çok üzülüyor, çoğu zaman bakamıyordum da. Bir akşam onun çok sevdiği yemekleri hazırladım ve sevdiği insanları çağırarak bir yemek verdim. Yemekte onunla yan yana oturuyorduk ve masadakilerle ilgili konuşuyorduk. Kocası da masadaydı. Arkadaşıma aralarının nasıl olduğunu sordum, rahatsızlığının kocasını etkileyip etkilemediğini anlamaya çalışıyordum.
Arkadaşım kocasının etkilenmek bir tarafa, daha büyük bir aşkla ve tutkuyla kendisine bağlandığını söyledi. Gülerek şöyle dedi:"Bu adam hiçbir şeyden iğrenmiyor." O an kocasıyla göz göze geldiler, ben onların o göz göze gelişini gördüm ve ağlamamak için de zor tuttum kendimi. İşte aşk böyle bir şey dedim kendi kendime.Filmde de bunu anlattım."
Herkese böyle bir aşk ve hemcinslerime böyle bir hayat arkadaşı diliyorum.
Çok başarılı röportajlarndan dolayı seni tebrik ediyorum kuzenim.
YanıtlaSilTeşekkür ederim Kuzenim.
SilBende bir es olarak birsey soylemek istiyorum. Eger benimde esimin memelerinden biri alinirsa, esimle sevisirken onumu tutayim, bunumu opeyim yok sunumu sIkayIm derdinden kurtulur bir memeye odaklarinirim :)
YanıtlaSilSaka bir yana ben once sagliktan yanayim, goruntuden once. Askla bakan yurek gozu icin ha iki olmus ha bir. Esim saglikli ve yanimda olsunda bundan daha onemli birsey olabilir mi ? .......