10 Şubat 2014 Pazartesi



İLK BLOG RÖPORTAJIM: MEME KANSERİ



Yaşanan hastalıklar, hayatımızdaki önemli dönüm noktalarıdır. Birşeyler mutlaka değişir. Bakış açımız, düşüncelerimiz, değerlerimiz, ve önem sıralarımız. Büyük hastalık yaşamış insanların gözlerini içine bakın, ne demek istediğimizi anlarsınız. Çok acı çeken insanlar anlatamaz, bir suskunlukları vardır. Gözlerine vurur duyguları. Dalgalanır gözleri, hani bir dili olsa neler anlatacak neler. Ben konuşmadan sen anla der gibi bakarlar. Anlayamayız ki..çekmeden, birebir yaşamadan anlaşılamayacaklardan biridir önemli bir hastalığa yakalanmak.

Meme Kanseri hastalığı yaşayan 2 yakınıma sorular hazırladım. Sorularımı özellikle yüzeysel tuttum. Eğer kendileri anlatmak istiyorlarsa anlatsınlar istedim. Mine Aydın, ablam. Sema Öztekin, eltim. 2 çalışan, üreten, hani denir ya çile çekmiş kadınlar. Hayatın torpil yapmadığı, hiçbir şeyin altın tepside sunulmadığı kadınlardan.





1-      Bize kendini tanıtır mısın?

 Adım Mine Aydın. 1961 doğumluyum. Anasınıfı öğretmeniyim. Evliyim ve iki oğlum var. Sevecen, cana yakın, çalışkan, düşünceli, daha çok çevresindeki insanları mutlu etmeyi seven, eleştirilmekten, yanlış anlaşılmaktan hoşlanmayan, özverili biriyim.

 
 
2-      Meme kanseri teşhisi konulalı ne kadar oldu?

İki yıl altı ay oldu.

3-      Meme kanseri teşhisini konulmadan önce, hiç benim başıma da gelebilir mi diye düşünmüş müydün. Eğer düşündüysen “hastalığa karşı tavrım, duruşum şöyle olur” demiş miydim ve dediğin gibi davranabildin mi?

Hastalığa yakalanmadan önce meme ultrasonu çeken doktorum, yaklaşık on yıl önce hastalığa yatkın memede kitlelerim oldugunu bana söylemişti. Gittiği yere kadar demiştim kendi kendime. Çocuklarım büyüsün, kendi ayaklarının üstünde durabilsinler ondan sonra hastalanıyım diye dualar ettiğimi hatırlıyorum. Benim başıma gelirse, elimden geleni yaparım demiştim. Başıma geldiğinde ise bir an önce tedavi başlasın, normal yaşama döneyim istedim.

4-      Meme kanseri teşhisini ilk duyduğunda ne hissettin, ilk aklına ne geldi.?


Tahlil kağıdını elime aldığımda sonucu kendim anladım. Niye ben, daha çok erken, yapmam gerekenler var, diye düşündüm.

 

5-      İlk duyduklarında insanların tepkisi ne oldu, yakınlarına nasıl söyledin.?

Doktor açıklama yaparken, eşim yanımdaydı. Şoka girdi. "Sana ihtiyacım var sensiz yapamayız" dedi. Öleceğimi düşünenler oldu, yalan söylediğimi düşünenler oldu.

6-      En çok hangi aşamada koruktun?

Hiç bir aşamada korkmadım. Doktorlarıma çok güveniyordum.

 
7-      En çok hangi aşamada zorlandın?

Hiç bir aşamada zorlanmadım. Çevremdeki insanların bakışlarından ve beni anlamadıklarından rahatsız oldum.

8-      Hiç pes etmeyi düşündün mü?

Hiç pes etmeyi düsünmedim. Çünkü çevremdeki insanların bana ihtiyacı vardı.

9-      Keşke şunu yapmasaydım dediğin bir şey var mı?

Beni anlamadıkları için hırçınlıklarım oldu. Bir de her şeyi kafama takardım, her işim anında olsun diye bedenimi çok zorlardım. Şimdi bunları yapmıyorum.

10-   Hayata bakışın, algılayış biçimin değişti mi?

Evet gittiği yere kadar. Hayatta varsa düzülmek, neye yarar üzülmek.

11-   Yaşadıklarının kitabını yazsan, kitabın adı ne olurdu ve nasıl başlardı bu kitap?

Hayat hiç bir şeye değmez. "Elli yıl önce ve sonrası yaşadıklarım" diye başlardım her halde.





1-      Bize kendini tanıtır mısın?

Sema Öztekin ben. 51 yaşındayım. Resmen emekli oldum ama hala bişeylerin peşinde koşmaya devam ediyorum. Aslında “dur Sema yeter artık” diyorum ama maalesef bunu başaramıyorum. Çünkü kova burcuyum. Çünkü mesleki deformasyon yaşıyorum. Yönetmenlik olunca serde herşeyin kontrolüm altında olmasını istiyorum.
 

2-      Meme kanseri teşhisi konulalı ne kadar oldu?
Emekli olduktan sonra sözleşmeli olarak proje bazında çalışmaya başlamış, proje sona ermiş ve ben kısa bir tatile çıkmıştım. Ohhh ne rahat havalarında tatil yapmaktayım. Ucu açık bir tatil olduğundan, yani işe başlama derdi olmadığından, e alışkanlık ta var, sıkılmaya başladım. Ankaraya dönüp hemen iş aradım. Bu arada babamın hastalanması ve onu kaybedişimiz yaz aylarının sonuna denk geldi.  Ağustos ayında görüştüğüm Denge Eğitim Dershanesiyle EYLÜL  ayında işe başlamak üzere el sıkıştık. İşe başlamadan sağlık kontrollerimi yaptırmam gerekir diye düşünerek Kadın Doğum doktorumdan randevu aldım. Randevu tarihim maalesef işe başladığım güne denk geldi. Önce ertelemeyi düşündüm. İş ahlakına uymaz dedim, işe başladığım ilk gün benim doktora gitmem gerek demek hoşuma gitmedi. Ve ben ertelemedim. İyi de yapmışım. Kadın Doğum doktorum aynı zamanda meme ultrasonu ve mamografi de istedi. Ultrasonda görülen değişik, ilginç bir cisim radyoloğu rahatsız etti. Genel cerrahınızın görmesi gerekir dedi. 10 yıldır benim kistlerimi takip eden genel cerrahıma koştum. Yapılan tetkiklerde evet sonuç negatifti, o kitlenin alınması gerekiyordu. Biyopsi sonucunda da belki memeyi de alabileceklerdi.  2012 EYLÜL AYI BENİM MİLADIM OLDU….
 3-      Meme kanseri teşhisini konulmadan önce, hiç benim başıma da gelebilir mi diye düşünmüş müydün. Eğer düşündüysen “hastalığa karşı tavrım, duruşum şöyle olur” demiş miydim ve dediğin gibi davranabildin mi?

2001 yılında özel bir hastanein aile hekimi rutin kontrollerimi yaparken her iki memede de bir takım tehlikeli olmayan ancak takip edilmesi gereken fibrokistler bulmuştu. Ben de o yıldan bu yana her yıl olması gereken tetkiklerimi aksatmadan yaptırıyordum. Ama hiç de aklıma gelmiyordu o kistlerin bir gün benim başıma iş açacağı. Diğer yandan da içim rahattı eğer ki bir şeyler olursa nasıl olsa kontrol altındayım, gözden kaçırılmayacaktı.  Ben sağlıklı yaşamaya çalışan bir kadınım. Spor yapar, dengeli beslenir, hiç bir şeyi atlamam, hızlı yaşarım uzun vadede planlar yaparım. Ama hiç aklıma gelmedği için tavrımın duruşumun ne olacağı konusunda hiç plan yapmadım. Genelde de öyle değil midir, öyle bir yaşıyoruz ki benim başıma gelmez tavrımız daha baskın.
4-      Meme kanseri teşhisini ilk duyduğunda ne hissettin, ilk aklına ne geldi.?
Genel cerrahın odasından çıktığımda doktor sol memenin alınması gerektiği konusunda çok emin konuşmuştu. Yok artık dedim Bir dakika dedim odasından çıktım, taksiye atladım doğru işe gittim. Çünkü toplantım vardı ve insanlar gelmiş beni bekliyordu.
Neler oluyor, şimdi ne olacak, nasıl sonuçlanacak, dekoltelerim ne olacak, nasıl sevişeceğim, giysilerim üzerimde nasıl duracak gibi sorularla başbaşa kalmıştım.. Yavaşladım, sakinledim yine herşeyi kontrol altına aldım. Aklımdan ilk geçenler bunlardı. Takside kocamı aradım orada biraz ağladım ama sonra boşver dedim devam ettik.
5-      İlk duyduklarında insanların tepkisi ne oldu, yakınlarına nasıl söyledin.?

Yakınlara ilk etapta sakin olun edasıyla yaklaştık, çünkü doktorumun yeniden yeniden yaptığı tetkikler sonucunda ilk evrede olduğu ve lenflerde herhangi bir sıçramanın olmadığı ortaya çıkmıştı. Bu röportajı yapan sevgili Bahar Öztekinle Tunalı Hilmi caddesinde bir cafede oturduğumu hatırlıyorum. Tek korkumun ya midem bulanırda kusmaya başlarsam kemoterapilerde dedim. Ve sen ağlamaya başladın. Korkma dedin, yan etkileri giderici çok güzel ilaçlar var dedin. Ben çok rahatlamıştım.

Sadece anneme söylemedik sol memenin alınacağını. Ameliyat sonrası gözlerimi açtığımda annemi hatırlıyorum. kapıdan girişi, gözlerinin sol mememde takılıp kalmasını..Sonrası annemde yalandı. O an biliyorum ki annem kendi sol memesini çıkartıp bana takacak kadar cesur kararlı, bir o kadar da çaresizdi. Gidene kadar kaçamak bakışlar, göz göze gelmemeye çalışsam da gözlerimiz birbirimize değdiğinde doktorumdan aldığım terbiye ile "sakin ol, her şey yolunda" edası fırlatmam yine de anneme yetmiyordu...

Sonra annemin gözleri hep benden kaçtı. Kendini suçlu hissetti. Ben de ona hep iyi olduğum günler gittim. Giyindim süslendim. Sonra o gelmek istedi yanımda olmak istedi. Geldi ama bakamadı. benim her şeyime bakan, bakabilen annem bana bakamadı. Her seferinde kendi memesini bana takası geldi...
 6-      En çok hangi aşamada koruktun?
Aslında hiç paniklemedim. Etrafımda o kadar çok vaka vardı ki. Şimdi de sıra bana gelmişti. Önemli olan erken farkedilmesiydi. Diğer önemli bir factorde tümörün agresif olmamasıydı. Meme koruyucu ameliyat yapabilmek için o kadar çok araştırma yapılmıştı ki sonunda karar verildi, sol memeyi alacaktık. Olsun alalım dedik, ferahlatıcı, rahatlatıcı sonuçlarım da vardı sonuçta. O zaman ameliyat öncesi tetkiklere gelmişti sıra. Kemik sintigrafisi, karaciğer ultrasonu ve akciğer filmi. Ne gerek var ki dedim doktoruma. Bu tür durumlarda kanserin ilk ziyaret edeceği organlar bunlarmış. İşte o zaman yıkıldım. Hastanenin bahçesinde banklara oturduk kocam ve ben şaka maka benim kanser olduğumun farkına vardık. Ya diğer organlarımda birşeyler varsa…
7-      En çok hangi aşamada zorlandın?

Ameliyat sonrası pansumanlar, genelde bakmıyordum. Sonrasında ise ilk duş almam oldu. Giremedim. Bi dahakine inşallah dedim. İkincisinde ve ondan sonra her duşa girişim faciaydı. Gayet neşeli ve rahatken duşa girme düşüncesi kafamda oluşmaya başladığında ağlama krizleriyle giriyor çıkana kadar höngürdüyordum.

8-      Hiç pes etmeyi düşündün mü?

Hayır. Hiç düşünmedim. Çünkü öncelikle emin ellerdeydim. Ama Genel Cerrahım bu dönmede bana çok destek oldu. Hem psikloğum hem de cerrahım olarak her daim yanımdaydı.

9-      Keşke şunu yapmasaydım dediğin bir şey var mı?

Demedim. Çünkü ben diğer arkadaşlarıma baktığımda çok da kötü yaşamıyordum. Başka ne yapabilirdim ki.

10-   Hayata bakışın, algılayış biçimin değişti mi?

Değişiyor, hemde nasıl değişiyor. Artık eskisi gibi çok da fazla takmıyorsun. Bazı şeyleri akışına bırakıyorsun. Bazı zamanlar yoğunlaşıyorsun, patlamalar oluyor tabiki de sonuçta ciddi bir süreç yaşıyorsun. Bittiğinde zirveye tırmanmış olmanın huzurunu yaşıyorsun. Sonrasın üç aylık rutin kontroller başlıyor. Kontrol günü yaklaştığında her yerin ağrımaya başlıyor ama tetkikler bitip te sonuçları alınca da yeniden başlıyorsun hayata.

11-   Yaşadıklarının kitabını yazsan, kitabın adı ne olurdu ve nasıl başlardı bu kitap?

Kitap olmasa bile bu süreci fotoğraf, film ve öykü kitabı olarak projelendirip, Anadoludaki kadınlara gitmek istiyorum. Kentteki kadın bir şekilde üstesinden geliyor öncesinde ve sonrasında. Ama Anadoludaki kadın daha kendini vücudunu tanımıyorken, daha meme demeye utanıyorken sen ona nasıl dersin memeni elinle kontrol et. Rutin kontrollerini ihmal etme.
 

 

 


5 yorum:

  1. Baharcığım, röportajın çok anlamlı olmuş :) Sana bu röportajı düşünüp, hazırladığın için ablan ve eltin de kendilerini bizlerle paylaştıkları için teşekkür ederim.Röportajlarından anladığım ikisi de hayata çok bağlı kadınlar. Kanserle mücadelenin olmasa olmazı bu işte. Onlara geçmiş olsun diyorum.

    Baharcığım, benim ablamın memesi 93 yılının Mayıs ayında alındı. O zamandan bu zamana Allah'a çok şükür hiç bir olumsuzluk tekrarlanmadı. Ablanın ve eltinin de yaşamamasını diliyorum. Ülkemizde artık her üç kadından birisinin memesi alınmakta. Tıp şimdi daha gelişmiş olduğu için memenin hepsi alınmaya biliniyor. Alınsa da olur. Yaşam, hayat varken bir memenin sözümü olur diyenlerdenim. Tabii burada memesi alınan kadın evliyse ona en büyük desteği, anlayışı eşi göstermeli. Ablamın bizler hep yanındaydık ama ona büyük destek veren eniştemdir.

    YanıtlaSil
  2. Sevgigli Eral, en büyük işin eşlere düşdüğüne kesinlikle inanıyorum. Sadece hastalık için değil, her durumda.

    Radikal'in 07.02.2014 tarihli kitap ekinde Ferzan Özpetek kitabını anlatıyor. Ayrıca 14 Mart'ta gösterime girecek olan "Kemerlerinizi Bağlayın" filminden bahsediyor. Anlattığı bir olayı aynen buraya yazıyorum.

    "Bundan dört yıl kadar önce bir arkadaşım rahatsızlanmıştı. Fiziken de kötülemişti hatta. Ona bakarken bile çok üzülüyor, çoğu zaman bakamıyordum da. Bir akşam onun çok sevdiği yemekleri hazırladım ve sevdiği insanları çağırarak bir yemek verdim. Yemekte onunla yan yana oturuyorduk ve masadakilerle ilgili konuşuyorduk. Kocası da masadaydı. Arkadaşıma aralarının nasıl olduğunu sordum, rahatsızlığının kocasını etkileyip etkilemediğini anlamaya çalışıyordum.
    Arkadaşım kocasının etkilenmek bir tarafa, daha büyük bir aşkla ve tutkuyla kendisine bağlandığını söyledi. Gülerek şöyle dedi:"Bu adam hiçbir şeyden iğrenmiyor." O an kocasıyla göz göze geldiler, ben onların o göz göze gelişini gördüm ve ağlamamak için de zor tuttum kendimi. İşte aşk böyle bir şey dedim kendi kendime.Filmde de bunu anlattım."

    Herkese böyle bir aşk ve hemcinslerime böyle bir hayat arkadaşı diliyorum.

    YanıtlaSil
  3. Çok başarılı röportajlarndan dolayı seni tebrik ediyorum kuzenim.

    YanıtlaSil
  4. Bende bir es olarak birsey soylemek istiyorum. Eger benimde esimin memelerinden biri alinirsa, esimle sevisirken onumu tutayim, bunumu opeyim yok sunumu sIkayIm derdinden kurtulur bir memeye odaklarinirim :)
    Saka bir yana ben once sagliktan yanayim, goruntuden once. Askla bakan yurek gozu icin ha iki olmus ha bir. Esim saglikli ve yanimda olsunda bundan daha onemli birsey olabilir mi ? .......

    YanıtlaSil